Bilgiye Ulaşmanın En Güzel Yolu

Bir Çocuğun Not Defteri

2 27

Bir Çocuğun Not Defteri

Zaten yırtık pırtık bir hayalim vardı; bir cüce olarak ben, devler dünyasında, canavarların kuşattığı şatoda bulunan prensesi kurtaracaktım. Yola çıktım tahtadan kılıcım bir de ‘süpürge’ adında atım var. Zırhımı kuşandım,musallahım.

Zamanımı Kim Üttü

‘’Bak bak havada kuş var’’ deyip zamanımı kim üttüyse rica ediyorum, lütfen hemen, elma desem çıksın, armut desem çıkmasın. Elma, elma eeee elma. Yoksa mızıkçılık yapıp oyundan çıkarım ha. Zaten yırtık pırtık bir hayalim vardı; bir cüce olarak ben, devler dünyasında, canavarların kuşattığı şatoda bulunan prensesi kurtaracaktım. Yola çıktım tahtadan kılıcım bir de ‘süpürge’ adında atım var. Zırhımı kuşandım, musallahım.

Az gittim uz gittim. Bir baktım arkama bir arpa yol gitmişim. Yoruldum diye mola verdim evin avlusunda. Avluda kılıcımla önce karşıma çıkan devlerle savaşıyorum. Canlarını bağışlamam kaydıyla bana dört tane altın veriyorlar. Tamam, serbestsiniz dondurma parasını çıkardım diyorum. İki kişiydiler birsinin adı baba, diğerininki abi. Yola çıkıyorum serbest bıraktıklarım ‘dikkat et’ diyorlar, ben dörtnala koşturuyorum atımı. Ama yolda kendimi bilye oynayan çocuklara kaptırıyorum. Bütün zırhlarımı bilye karşılığında değiştiriyorum. Oyun ne kadar da güzelmiş. Oyunun cazibesinden alamıyorum kendimi, unutuyorum prensesin güzelliğini. 

Oyundan kalkıp gideyim diyorum ama şimdi ne zırhım var ne de cesaretim. Hava karardı. Sarayımdaki kraliçe haber göndermiş ‘gelsin akşam yemeği hazır’ diye. Ona ‘anne’ diyorum. Acıkmışım, yinede prensesi düşünüyorum. Karar vermekte zorlanıyorum çünkü oyun ceplerime korkuyla birlikte nemelazımcılık sıkıştırmış gizlice. Peki şimdi ne olacak. Ya prenses umudunu yitirip, gözyaşlarını ceyhun ederek, kuleden sarkıttığı saçlarını keserse ben nasıl tırmanırım oraya? Öyleyse gitmeme gerek kalmadı deyip devam ediyorum oyuna. Bana ne ya gitsin birileri, oynamak varken kim düşecek devlerin, canavarların peşine. İşin yok birde kuleden bilmem kaç yıllık mesafeyi tırman. Evet biliyorum benden başkası cesaret edip gidemez oraya ama………………

Bilyelerimin de zamanım gibi ütüleceğini bilmiyor değilim aslında. Oysa prenses bana ab-ı hayat suyu sunacaktı. Kana kana içecek ve bir anda ben de bir dev olacaktım. Bunu da biliyorum. Tam karar verdim gideyim dediğim anda bir baktım ki takatim kalmamış yıllar geçmiş. O çok istediğim devlerden biri olmuşum. Cüceliğin ne güzel olduğunu dev olmadan anlayamıyormuş insan. Bu oyun esnasında bilyelerimle birlikte zamanımı da ötmüşler. Gene yeniden tahta kılıcımı kuşanıp, atımı hazırlasam da; ne bana keselerle altın verecek devler, ne ‘akşam yemeğin hazır gel’ diyecek kraliçe, ne de prenses kaldı şatoda mahpus. Hem kuşanıp çıksam deli derler bana. Kimse artık şövalyelikten anlamıyor ve prensesler de şatolarda tutulmuyor biliyorum. Oyunun, oyuncağı olduğumdan dolayı ben artık hiçbir prensesin peşinden gitmemeye karar verdim. Zırhımı kuşanacak cesaretim yok.

Zamanım doldu, oyunun sonuna geldik. Biraz sonra birisi çıkıp ebeleyecek beni. Oyundan çıkacağım. İşte o zaman eyvah diyeceğim. Eyvah! Zırhım karşılığında aldığım bu bilyeler, ötede taşıyacağım odunlar olmuş.

 

2 Yorum
  1. Sıtkı diyor

    Başkanım, kalemine kuvvet.Buralarda harcanıyorsun.Seni okulun sitesinde yazmaya davet ediyorum.Zırhı kuşanma vakti…Hadi cesaret!

  2. Erkan YILMAZ diyor

    lütfen arkadaşlar yazarlarımızı tranfer etmeye çalışmayalım

Yorum bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Yorumunuz İçin Çok Teşekkür ediyoruz

Yorum onaylama sistemi etkin; yorumunuzun yayınlanması biraz zaman alabilir.

Size daha iyi hizmet sunmak için çerezler kullanıyoruz. Bilgiyolcusu'nu kullanarak çerezlere izin vermektesiniz. Kabul ediyorum Ayrıntılar için Tıklayınız