Bir Kitap – Sade Hayat-
Sade Hayat
Kütüphanede üçüncü kitabı ararken gördüm. İsmi cezbetti beni. Sade Hayat; uzaklardan seslenen, uzun zamandır görüşemediğimiz bir tanıdık gibi. Karmaşanın, hızın, reklamların ve tüketimin bizi çepeçevre sardığı bu zamanda sade hayat hakkında düşünmek……
Kitap, dünyadaki sade hayat ile ilgili kitaplardan ve bu konu hakkında eser verenlere epey atıfta bulunur. Okurken, ‘’kahrolsun kapitalizm, go home yankee’’ diye bağırmanız kuvvetle muhtemeldir.
Yazar, ünlü düşünür, filozof, kölelik karşıtı, vergi direnişçisi, kalkınma eleştirmeni ve natüralist olan Henry David Thoreau’a epey başvurmuş. Bununla birlikte birçok kaynak da var kitapta.
Çağımızdaki tüketim çılgınlığının artık bir din haline geldiğini, insanların ibadet ediyormuşçasına bir şeyler satın aldığından bunu da; Satış Analisti Victor Lebow’un şu sözleriyle açıklıyor: ‘’Muazzam derecede üretken ekonomimiz, tüketimi bir hayat biçimi haline getirmemiz gerektiriyor. Artık mal satın alma ve kullanmayı düzenli bir dinsel tören haline getirmeli, ruhsal doyumu ve egolarımızın tatmini tüketimde aramalıyız. Eşyayı gittikçe artan bir hızda tüketmek, eskitmek, yıpratmak, atmak ve yenilemek zorundayız.’’ Kulan at ve tekrar al. Hatta mümkünse al fakat lütfen kullanmadan at. At ki tekrar alabilesin. Alırken mutlu olacaksın, diyor reklamlar bize.
Reklamların bize ürün sattığı yok aslında. Bizlere duygu satıyorlar. Bu kimi zaman ihtiyaç duyduğumuz saygınlık, kimi zaman da mutluluk oluyor. Bizim ürünümüzü alın ve saygın bir kişi olun. Reklam bize ihtiyacımız olan şeyleri de sunmaz. Zaten ihtiyacımız varsa bunun reklam ihtiyacı yoktur biz onu arar buluruz. İstekler ihtiyaç adı altında bize pazarlanıyor. Televizyonlar, filmler, reklamlar, gazeteler görebildiğiniz her yer bize sürekli tüket tüket diye tezahürat yapıyor. Ama siz dikkatli olun ve az tüketin. İhtiyaçlarınızı siz kendiniz belirleyin. Fazlalıkları atın ve hafifleyin diyor, kitap bizlere.
Alış veriş konusunda kendisini dizginleyemeyenler için güzel bir kitap. Öyleyse herkes için güzeldir gibi bir çıkarımda bulunabiliriz. Çünkü evimize şöyle bir baktığımızda gereksiz eşyaların çokluğu büyük ihtimalle canımızı sıkacak ve ‘’ben bunları ne zaman ve ne için almıştım?’’ diye bir soru soracaksınız.
Kitaptan bazı alıntılar.
Sade hayatın çıkış noktası, ihtiyaç fazlasının baskısından kurtulmaktır.
Güzellik fazlalıklardan arınmadır. Mikelanj
‘’Canın en tatlı istediği yer, kemiğe en yakın yerdir. Yüzeysel servetler ancak yüzeysel şeyleri satın alabilir. Ruhun ihtiyaçlarını karşılamak için ise para gerekmez.’’ Thoreau
Dilimizde daha önceleri ‘’tüketim’’ yerine ‘’istihlak’’ kelimesi kullanırlardı ki, bu kelimenin kökü de ‘’helak’’e dayanmaktaydı. Helakın ise, yok oluş manasına geldiğini ve çoğu zaman felaket anlamını da hissettirecek şekilde kullanıldığını biliyoruz.
‘’İnsanlar daha az çalıştıkları zaman daha fazla satın alırlar’’ H. Ford
Tüketici ancak tüketmek suretiyle Çağdaş dünyada bir yer edinebilir ve ne kadar tüketirse değerini kadar yükseltebilirdi.
Yarınki ihtiyaçlarımız bugünkünden daha fazla olacak. Tıpkı bugün dünden, dün de önceki günden daha fazla şeye ihtiyaç olduğumuz gibi.
Tüketim toplumu, gelir düzeyimizi yükseltmek suretiyle bizi yoksullaştırmış bulunuyor. Alan Thein Durning
Lüks tutkusunun bir bağımlılığa dönüşmesi için uzun zaman süre böyle bir hayatı yaşamak şartı yoktur; onu bir kere tatmak çoğu zaman yeter. Çünkü lüks gerçek bir ihtiyaç olmadığı için, onu tadanda kanma duygusu uyandırmayacak, onu tatmin etmeyecek, belki lüks arayışını daha da kamçılayacak.
Artık borçlanırken bundan suçluluk duymuyoruz, Çünkü imkansızlıktan veya fakirlik yüzünden borç almıyoruz.; tam tersine, bir itibar göstergesi olarak borca giriyoruz(borç kelimesinin olumsuz anlamını bertaraf etmek için de ‘’kredi’’ sözünü kullanıma soktuk)
Kitap, Akıl Fikir Yayınlarından çıkmış. Yazar Ümit Şimşek