
Büyüleyici Şehir Brugge
Sakinliğiyle insana huzur veren, kanalların içinde yer alan muhteşem kentin adıdır Brugge … Ortaçağdan günümüze halen kendine ait özgünlüğünü koruyan bir şehir olarak dikkat çekiyor. Brugge şehrini, Belçika’nın kuzeyli güzeli olarak adlandırabiliriz.
Özellikle nostaljiye meraklı aşıkların zaman geçirebilecekleri en ideal şehirlerden olduğunu söyleyebiliriz. 1. Dünya Savaşından sonra Avrupa’nın çoğu yeri yerle bir olsa da bu şehir adeta herkese kafa tutarak ayakta kalmayı başarmıştır.
Savaş bu şehirde olmadığı için hala ilk gün ki gibi duruyor. Rivayetlere göre bu şehir; Ortaçağ’da ki büyüklüğünü korumuş, genişleyip bozulmamıştır. Özellikle size tavsiyemiz ılık bir bahar havasında bu masaldan adeta fırlayan şehri keşfetmenizdir.
Brugge Şehri Hakkında Bilinmeyenler:
Brugge, Zeebrugge Limanı’na tam olarak 11 km uzunlukta olan Baudouin Kanalına bağlı bir şehir olarak dikkatleri üzerine çekiyor. Brugge şehrinin bir özelliğiyse; 1000 yıl önce Kuzey Denizi kıyısında bir kumsal olarak varlığını sürdürmesidir. Şehrin kurucusu, Flandre Kontu olarak anılır.
12.yy’dan başlayıp 14.yy dünyanın en önemli açık pazarları arasında yer alıyor. Özellikle bu büyülü şehirde; İtalya’da kumaş, Polonya’da maden, Rusya’dan kürkler ve Bohemya’dan kristaller bulmak mümkündür.
Bu muhteşem ötesi şehir, 15.yy’da bugün ki almıştır. Ayrıca önemli bir nokta belirtmek gerekirse; Brugge şehri Bourgogne Dükü sayesinde bugün ki altın çağını yaşamaya başlamıştır. Gelelim 16.yy’a bu dönemdeyse Anvers’in önem kazanmasıyla birlikte bu muhteşem şehirde maalesef en ölü devrini yaşamaya başlıyor.
Fakat daha sonra ki dönemlerde Zeebrugge’in açılmasıyla birlikte şehir yeniden canlanarak 19.yy’da romantizmin simgesi haline gelmiştir.
Özellikle bu şehir; nostalji peşinde koşmak isteyenlerin ve ortaçağ havasını koklamak isteyenlerin en çok tercih ettikleri yer olarak dikkat çeker. Ayrıca Avrupa’nın en eski üniversitesi ve seçkin eğitim kurumu olan College de L’Europa 1948 yılında burada kurulmuştur.
Bir diğer yönüyse Brugge şehrinin, el sanatları kenti olarak tanınarak yüzyıllardan beri burada dantel tarzı işlemelerin yapılmasıdır. Tabi ki Brugge şehrinin özelliği bu kadarla da bitmiyor! Bu muhteşem ötesi şehir; aynı zamanda pırlanta işlemeciliğinde iddialı…
Olağanüstü kesimlerden oluşan şampanya renkli pırlantalar da dantelden sonra en çok tercih edilen el emekleri arasında yer alıyor. Tabi ki Brugge demişken; çikolatalarını ve çeşitli biralarını da unutmamak gerek.
Brugge‘de Şehir Turu:
Evlerinin ve kiliselerinin sayesinde Brugge şehir turu yaparken kendinizi adeta Ortaçağ filmi setinden çıkmış gibi hissedeceksiniz. Öncelikle bu şehre adımınızı atar atmaz şöyle bir havasını soluduktan sonra turla şehirdeki kanalları baştan sona gezmeniz gerekir.
Dijver Kanalı’ndan geçerek bütün zarafetiyle sizi Bizim Leydi Kilisesi karşılayacak… Bu kiliseyi gezmenizi size şiddetle tavsiye ediyoruz. Bu kilise adını, Burgonya Dükü ve çok sevilen kızı Maria’nın mezarı burada yer aldığı için almıştır. Dük ve kızının siyah mermer lahitleri üzerinde altından heykeller muhteşem görünmektedir.
Ayrıca kilise içinde Michelangelo’nun Madonna ve çocuğu heykelleri de yer almaktadır. Şehrin tarihini yakından öğrenmek istiyorsanız Historium Müzesi tam size göredir diyebiliriz. Kutsal Kan Kilisesine giderek oranın gotik havasını soluyabilirsiniz. Brugge Katedraline de gitmenizi kesinlikle tavsiye ediyoruz.
Çünkü havasından mutlaka etkileneceksiniz. Brugge şehri sokaklarında kesinlikle öylece boş boş yürüyün. İnan ki hiç pişman olmayacaksınız. Sokaklarda ki yapıları gördüğünüzde dahi iyi ki bu şehirdeyim ve sokaklarını soluyorum diyeceksiniz. Gecesi ayrı gündüzü apayrı güzel bir şehir…
Bu şehre gelmişken tabi ki, Brugge meydanında gezmeden de geri dönmeyiniz. Çok enteresan heykellerden oluşan bu meydan bir çok insanın uğrak yeri olarak dikkat çekiyor.
Ayrıca sitemizde diğer gezilecek ve görülecek yerlerle ilgili makalelere SEYAHAT bölümünden ulaşabilirsiniz.