
Vücudumuzun Daha Çok Folik Asite İhtiyacı Olduğunu Gösteren 7 Belirti Nedir?
ABD’deki Tıp Enstitüsüne göre, yetişkinler günde 400 mikrogram folik asit tüketmelidir. Folat veya B9 vitamini olarak da adlandırılan bu madde, vücudumuzun DNA üretmesine ve onarmasına ve kırmızı kan hücreleri üretmesine yardımcı olduğu için sağlığımız açısından çok önemlidir. Vücudunuz folattan yoksun ise, belirli belirtilerden muzdarip olabilir ve hatta iç organlarınızın düzgün çalışabilmesi için yeterince oksijen alamadığı bir durum olan anemi geliştirebilirsiniz.
Vücudunuzun daha fazla folik asit gerektirdiğini gösteren en yaygın belirtilerin bir listesini şu şekilde;
7. Bilişsel problemler
Folik asit, merkezi sinir sisteminiz için son derece önemlidir. Vücudunuz bu vitamini eksikse, depresyonla mücadele edebilir, konsantre olmada zorluk çekebilir ve unutkan ve huzursuz hissedebilirsiniz. Uygun şekilde tedavi edilmezse, folat yetersiz alımı demans veya Alzheimer hastalığı gibi ciddi bozuklukların ortaya çıkma riskini de arttırabilir.
6. Vücut ağrıları
Folat eksikliğinden kaynaklanan ciddi anemi vakalarında beyniniz ideal olarak gerekenden daha az oksijen alır. Buna cevaben, beyin arterleri şişmeye başlar ve baş ağrınız olur. Bununla birlikte, beyniniz oksijenden yoksun olan tek organ değildir, bu nedenle de demir eksikliği olan vücudunuzun diğer kısımlarında, özellikle de göğüs ve bacaklarda ağrı hissedebilirsiniz.
5. Cilt Solması
Kırmızı kan hücrelerinde bulunan bir protein olan hemoglobin, akciğerlerinizden gelen tüm oksijeni vücudunuzun tüm dokularına taşımaktan sorumludur. Vücudunuz folattan yoksun olduğunda, iç organlarınıza gereken miktarda oksijen sağlamak için yeterince kırmızı kan hücresine (ve hemoglobine) sahip değilsiniz demektir. Bu, kas zayıflığı, yorgunluk, ellerinizde ve ayaklarınızda uyuşukluk hissi ve solgun cilt hissi ile sonuçlanabilir.
4. Nefes darlığı
Normalde herhangi bir sorunla karşılaşmadığınız şeyleri yaparken nefesinizin dışarı çıktığını fark ederseniz, bu, vücudunuzun kırmızı kan hücrelerinden yoksun olduğu için oksijen seviyenizin düşük olduğu anlamına gelir. Bu semptomun yanı sıra, artmış kalp atım hızı ve baş dönmesi hissi, hatta bayılma hissi yaşayabilirsiniz.
3. Sindirim problemleri
Mide bulantısı, kusma, mide ağrısı ve yemek sonrası ishal gibi gastrointestinal semptomlar vücudunuzun folik asit içermediği ilk belirtiler olabilir. Bunun yanı sıra, ciddi vakalarda, genellikle önemli kilo kaybına yol açan anoreksiden de muzdarip olabilirsiniz.
2. Ağız yaraları ve dil şişmesi
Bu belirtiler genellikle folat eksikliği oldukça şiddetli olduğunda ortaya çıkar, bu yüzden onları ihmal etmemelisiniz. Diliniz, genellikle ucunda ve kenarlarda genellikle şişmiş, kırmızı veya parlak görünebilir. Kırmızı kan hücrelerindeki azalmaya bağlı olarak, yutkunma veya küçük dilinizde de ağrı hissedebilirsiniz.
1. Azalmış tat duygusu
Bazı çalışmalara göre, ağız yaralarına ek olarak, folik asit eksikliğin de yemeğinizi tatmakta güçlük çekebilirsiniz. Bunun nedeni, papilla denilen tat reseptörlerinin, mevcut dil problemleri nedeniyle beyninize sinir sisteminiz yoluyla mesaj gönderememesidir.
Bonus: Folat eksikliği nasıl tedavi edilir
Folat eksikliğini gidermenin en kolay yolu diyetinizdir. Yeterli folik durumunu korumak için brokoli, Brüksel lahanası, ıspanak ve kuşkonmaz gibi daha koyu yeşil sebzeler yemelisiniz. Diğer yiyeceklerde ise, turunçgilleri, fasulyeleri, mantarları ve tam tahılları düzenli olarak tüketmek daha iyidir.
Bu belirtilerden herhangi birini fark ederseniz, yapmanız gereken ilk şey teşhisi doğrulamak için doktorunuzu görmektir. Ancak bundan sonra yeme alışkanlıklarınızı değiştirmeye başlayabilirsiniz.
Kaynak: https://brightside.me/inspiration-health/7-signs-your-body-needs-more-folic-acid-587160/
[…] CO2 Dönüşüm Yarışması’ndan elde edilen bulguların Dünya’daki yaşam için de yararlı olabileceğini […]
[…] enflamatuar durumları, baş ağrılarını ve ateşi tedavi etmek için yaygın olarak önerilse de, ilaçların bazı kardiyovasküler riskleri olduğu […]
[…] günde 50 gramdan fazla şeker tüketmemeyi tavsiye ediyor ve Dünya Sağlık Örgütü bu miktarın yarısını talep […]
[…] Tıbbi gelişmeler diyabetle baş etmeyi daha kolay hale getirmiştir, ancak kan glukoz düzeylerinin üstünde kalmayan hastalar kendilerini bilinçsizlik, koma ve hatta ölüm riskine sokmaktadır. […]