
Çalışma Hayatının ve Genellikle Başarılı Olmanın Kanunları 2
Çalışma Hayatının ve Genellikle Başarılı Olmanın Kanunları 2
Düzenli ve Devamlı Çalış
Hoca, çalışmanın devamlı ve düzenli olması üzerinde çok duruyor. Özellikle de aynı saatlerde çalışmanın önemli olduğunu ve çalışmanın uzun aralıklarla kesilmemesi gerektiğini ifade ediyor. Hastalık ve yorgunluk haricinde tatilde dahi yavaş ve az da olsa çalışılmalı ki çalışma alışkanlığı körelmesin ve insan yeniden başlamak, çalışma alışkanlığı kazanmak, için çok fazla çaba sarf etmesin. Az da olsa devamlı ve düzenli bir çalışmanın kıymetinden bahsederken İngiliz filozof Spencer, İbni Sina ve Emila Zola’dan örnekler veriyor. İbni Sina dünyaca ünlü eseri olan ‘’ Kitabuşşifa’’sını, her gün sabah nazmından sonra Bağdat’taki bir caminin büyük kandilin altında oturarak, kuşluk vaktine kadar, yani yaklaşık iki saat çalışarak meydana getirdiğini belirtir. Gene ‘ünlü İngiliz filozofu Spencer, büyük eserlerini günde iki saat çalışarak yazmıştır. Her sen bin, bin ikiyüz sayfalık eser veren Fransız yazar Emile Zola’ya bu başarısının sırrını sormuşlar. Her gün yalnız üç saat çalışır ve yazarım demiş.’

Yorulursan Başka Bir İş Yap
Peki, çalışmak hoş güzel de çok çalışıp yorulan insan dinlenmeyecek mi? Ta ki dinlenecek. Ama hocanın önerisi biraz farklı. O ,‘iş üzerinde yorulursan dinlenmek için işini değiştir ve çalışma hızını yavaşlat’ diyor. Dinlenmeyi bahane edip boş oturmanın doğru olmadığını çünkü boş oturanın içi, işlemeyen demir gibi pas tutacağını ifade ediyor. Sınavlara giren ve girecek öğrencilere de öğretmenlerinin aynı şeyi sıklıkla söylediklerini duyarsınız. Matematik dersine çalışıp yorulduysan biraz da Türkçe dersine yani sözel bir derse geç derler.
Düşün!
Çok düşünmeyi de tavsiye ediyor. Ona göre çok çalışmak hareket etmek, okumak veya yazmaktan ibret değildir. Ayrıca düşünen bir insanın maden kuyularında çalışan bir işçiden daha fazla çalıştığını söylüyor. İlkokulda öğretmenimin bu konuya dair söylediklerini hatırlıyorum da Ali Fuat Başgil Hoca’nın söyledikleriyle birer bir örtüşüyor. Öğretmenimiz de, okuyan, yazan, düşünen bir insanın taş kıran bir insanda daha fazla çaba harcadığını ve daha fazla yorulduğunu anlatırdı.

Çalışmanın süresinden çok verimliliğine bakılmalıdır. Yani insan ben bugün çok çalıştım diyerek kendisini kandırmamalıdır. Çalışmasının sonucuna ve neler öğrendiğine bakmalıdır. Bir şeyi öğrenmeye çalışırken sabırlı olmak gerektiği, bilginin sindirilerek öğrenilebileceğini ifade ediyor. Bu bana başka bir kitapta okuduğum bir diyaloğu hatırlattı.
Öğrenci:
-Hocam, ben çok okuyorum bana bende bir değişiklik olmuyor. Aklımda bir şey kalmıyor.
Öğretmen:
-Sen yemek yediğinde yiyeceklerin vitaminleri, proteinleri hemen etkisini gösteriyor mu? Bunun için yiyecekleri önce iyice çiğnemeli ve yutmalısın. Sonra da mide ve bağırsaklarında işlem görmeli. Senin de okuduklarını ve öğrendiklerini sindirmen gerek. Bu biraz zaman alır. Eninde sonunda etkisini göreceksin.
Bu bölümü de hocanın bir tavsiyesi ile bitirelim:
- Gece yatağına uzandığın zaman, o gün ne yaptığını ve yarın ne yapacağını kendine sormadan uyuma.
Kaynak: Gençlerle Başbaşa, Ali Fuad Başgil, Yağmur Yayınları