Alaçatı, İzmir’in Çeşme İlçesine bağlı tarihi bir köy. Begonvillerin sarktığı cumbalı taş evleri, dar sokakları, rüzgar değirmenleri ile her mevsim ayrı güzellikler sunan Alaçatı, son dönemlerin en çok tercih edilen tatil beldelerinden sayılıyor.
2000’li yıllarda keşfedilse de yıllar geçtikçe bilinirliği iyice arttı. Yaşayan sokakları, tarihi ve doğal güzelliğiyle dünyanın turizm cennetlerinden birisi konumunda.
Birkaç bin olan nufüs, turizm sezonuyla beraber 60 binlere kadar çıkıyor. Eskiden sadece sörf severlerin bilip tercih ettiği belde, şimdilerde özellikle Bodrum’daki yoğunluktan kaçmak isteyenlerin uğrak yeri durumunda.
Alaçatı, sörf için yurtiçi ve yurtdışından pek çok turisti ağırlıyor. Sörf okullarından özel ders alarak bu sporu öğrenmeniz mümkün. Rüzgarlı gün sayısı 330 günün üzerinde olduğu için, yaz kış sörf yapabilirsiniz.
Beldenin tarihi çok eskilere dayanıyor. Antik Dönemden beri varlığını sürdüren Alaçatı, Osmanlı Devleti zamanında Sadrazamın güneydeki bataklığın kurutulması için verdiği emir üzerine, Sakız Adası’ndan gelen Rum işçilerin çalışmalarıyla liman haline getirilir.
İşçi Rumlar, Osmanlı’nın izniyle sahilden yaklaşık bir km içeriye, bu günkü Alaçatı’nın ilk halini inşaa ederler. Burada bağcılık yapan Rumlar, zamanla bağcılığı iyice geliştirip ürettikleri şarapları, dünyanın pek çok noktasına satmaya başlar.
19. yy a kadar Rumların hakim olduğu beldeye, Balkan savaşıyla beraber müslümanlar göç eder. Zamanla müslüman nüfus artarken Rum nüfus azalır.
Osmanlı ve Rum mimarisiyle inşaa edilen taş evler, restore edilip butik otel, kafe, restoran gibi halkın kullanabileceği mekanlara dönüştürülmüş.Tarihi evler, Kentsel Sit Alanına alınarak korunmak istenmiş.
Butik otellere dönüştürülen tarihi evler, samimi ortamı ve tarihi dokusuyla misafirlerine güzel bir tatil geçirme fırsatı sunuyor; ancak doluluk oranı çok yüksek, bu yüzden aylar öncesinden yerinizi ayırttırmanız gerekiyor.
