Gençlerle Başbaşa 1
Gençlerle Başbaşa 1
Gençliğini eğlenmekle geçiren, ihtiyarlığını ağlamakla geçirir.
Ali Fuad Başgil, 1893 yılında Samsun’da doğdu. Çarşamba İlçesinde başladığı öğrenciliğini Paris’te devam ettirdi. 1929 yılında üç fakülte, bir yüksekokul diploması ve hukuk doktoru unvanı ile bitirerek yurda dönmüştür. İstanbul Üniversitesi Anayasa Hukuku Kürsüsü ’nün Ordinaryüs Profesörü olarak binlerce öğrenci yetiştirmiştir. 1967 yılında İstanbul’da vefat etmiştir.
Ali Fuat Başgil’in çeşitli konferanslarından derlenen küçük boyutlu fakat çok değerli kitabı olan Gençlerle Başbaşa kitabını tanıtmaya çalışacağız.
Kitaba, Fransa’daki öğrenciliğinde yaşadıklarından söz açarak başlıyor. Yaz tatilini geçirmek için arkadaşlarıyla gittiği pansiyonda yaşadıklarının hayatına olan etkisini anlatıyor. Pansiyonu işleten bir papazmış. Kendisi, Müslüman olduğu için kiliseye ait olan bir pansiyonda kalmanın onun için bir problem olabileceğini düşünüyor. ‘’Başında gülüp sonunda ağlamaktansa, hiç başlamamak hayırlıdır’’ diyerek papaza Müslüman bir Türk olduğunu söylüyor. Papaz da ‘Madem Müslümansınız, bir yaratıcıya inanıyorsunuz demektir, o zaman problem yok’ diyor. Ayrıca okullarda öğretmenlik yapan papaz, onlara da Latince dersi veriyor. Mutlaka okuması için bir kitap tavsiye ediyor. Başgil’e, Jules Payot’un ‘İrade Terbiyesi’ adlı bir kitap. Kitabı hemen alıp okuyan Başgil, ‘okudukça içimde özlem ve pişmanlıkla karışık belirsiz bir acı duymaya başladım. Kendi kendime , ‘ah keşke bu kitap, on sekiz yirmi yaşlarında eklime geçmeliydi’ diyor ve geciktiğim için üzülüyordum. ‘diyecekti. Sonradan birçok kitap tavsiyesi alıp okuyor. Bu kitaplar özellikle gençleri aydınlatmak ve uyarmak için yazılmış bilimsel kitaplardı.
Alıntılar yapacağımız bu kitabın da sizler için bir motivasyon oluşturması dileğiyle….
İlmin Kaynağı Zekâ, İşin İse İradedir.
Öğrendiklerimi uyguladım ve uyguluyorum diyemem. İnsan mesela ve içkinin sağlığa ne kadar zararlı şeyler olduğunu bilir de bilgisi ile hareket edip bu tiryakiliklerden kolayca vazgeçemez. Çünkü ilmin kaynağı zekâ, işin ise iradedir. İrade terbiyesinin en iyi şekilde sonuç verebilmesi için, ona erken başlamak gerekir. Alışkanlıklar kökleştikten sonra bu terbiye giderek zorlaşmakta ve sonuç vermek için Eyüp sabrı istemektedir.
Çırak Ve Usta
Zanaata giren bir çocuk bir usta yanında ve onun daima gözü altında çalışır. Öğrenmiş ve yetişmiş bir adamın nasıl çalışıp iş gördüğünü; el becerisiyle kol kuvvetinin zekâ ve irade emrinde nasıl birleşip iş başardığını gözleri ile görür. Hatta gençliğin getirdiği sıkıntılardan kurtulmak için ustasını yanında manevi bir destek olarak bulur.
Fikri çalışma çırakları ise bu fayda ve manevi destekten mahrumdur. Bunlar hocalarının nasıl çalıştıklarını görmezler. Hocaları sorduğu soruya cevap alamazsa, onlara sadece ‘’çalışmamışsın’’ veya ‘’öğrenememişsin’’ der ve geçer. Fakat bu nasıl çalışmaları gerektiğini ve öğrenmenin yönteminin ne olduğunu bu tecrübesiz çıraklar kendileri düşünüp keşfetmeye ve muhtaç oldukları manevi desteği kendilerinde arayıp bulmaya mecburdurlar. Bu yüzden yitirilen öğrencilerin sayısını Allah bilir…..
Gönül ister ki, okullarımız ilkinden yükseköğrenimin sonuna kadar, derece derce gençlere öğrenme ve yetişme yolunda güvenle yürümenin yöntemini öğretsin; çalışıp başarılı olmanın sırlarını göstersin. Okul bilgisi öğreten bir fabrika halinde çalışmasın ve gençlerin yalnız zekâları üzerinde kalmasın, iradeleri üzerinde de dursun ve onların ruhsal terbiyelerini yapsın. Çünkü insanın kıymeti, benliğine sahip ve iradesine hakim olabilmesinde; iyi huylarında ve ruhsal terbiyesindedir.
*** Kitaba giriş yapmış olduk. İkinci yazımızda Başarılı Olma Yolunun Tehlikeleri Ve Düşmanları bölümünün üzerinde duracağız.
Kaynak: Ali Fuad Başgil, Gençlerle Başbaşa, Yağmur Yayınları